1 Eylül 2008 Pazartesi

ASIK SURATLAR DİYARI 28 mayıs 2007

Cok talihsiz bir cerceveydi... Taa İstanbullardan ozene bezene alinmis, daha yeni evine gelmeden cami kirilmis, ve sonunda yeni cami takildiktan 1 saat sonra da kaybolmustu. Dikdortgen, uc ayrı fotograf alabilen, ve en onemlisi neredeyse kimi sulardan daha ucuzdu. Cunku İkea maliydi ve İkea henuz Ankaraya acilmamisti. Cunku yeni sahibi hem sakar hem unutkandi. Ne Ethem Dede, ne de geri donulen bilmem kac tane magaza/kitapci/terzi gormustu onu bir daha. Evet, salonumdaki kalorifer ustune asmayi dusundugum sevgili cercevem firar etti, bence bile isteye...

Onu aramaya ciktigimda bir sey cok dikkatimi cekti: biz cok asik suratli bir millet olmusuz. Belki eskiden beri oyleydik, belki ben onceden pismis kelle gibi siritan insanlara ihtiyac duymuyordum filan, ama ne guleryuz ne yardim, magaza tezgahtari olsun terzi yamagi olsun, kimse benim sevgili cercevemle ve aslinda neyi aradigimla bile ilgilenmedi. Bugun 4 yer gezdim, cuma gunu gittigim yerlerin izini surerek. Cerceveciden baslayarak once Dost kitabevi (evet Kizilaydakiler henuz yamuk yapmadi bana): cerceve mi, Konurdaki magazamizda yapiliyor/fakat ben benimkini kaybettim/ne kayip mi? bilemedik simdi. Sonra terzi: yok cerceve filan, olsa alir saklardik/peki tesekkurler/yani olsaydi su yukari koyardik/peki sagolun/yani yok, bulsaydik saklardik/ay pekiiii. Sonra Collezione: valla gozluk kaybetseydiniz o vardi, ama cerceve yok. sonra Zara: cerceve miii? yok! (iclerinden: deli herhalde). Haa bir de Penguen almistim Turhan kitabevinden, onlara bile sordum, en insani cevabi orada aldim, ya da en normal baksilari diyeyim: biz hep buradayiz, kasada, olsaydi burada olurdu, maalesef. simdi bunlari okuyunca pek de anlasilmiyor ama gittigim her yer bana dilenci muamelesi yapti, sanki muthis isleri var da ben abla noolur bi cerceve parasi diye mesgul ediyormusum gibi onlari. Bir sey satin almiyorum ya, agizlariyla kus tutup bana verecekler ya sanki. Dudaklarinda azicik bir tebessum olsa dayanamayip opecektim (yanaklarindan yine de), ama yok. Hos gerci bir sey satin alsam bile ayni muameleyi goruyorum ben hep bu tezgahtar tayfasindan. Ya beni sevmiyorlar ya da olumune mutsuzlar. Bana kalsa musteri memnuniyeti her zaman malla sinirli degil, guleryuz yirtik pijamayi bile bazen hos gosterebilir. Belki de o yuzden devlet memurlarinin calistigi yerlerden deli gibi sakiniyorum kendimi, cunku bir dakika daha fazla kalsam hep birlikte giriseceklermis gibi geliyor. Her isin zorlugu, monotonlugu kendine, birakin musteriyi, bu insanlar kendilerine neler ettiklerinin bile farkinda degiller. Gulen, sari yuzler istiyorum!

Ne demisler, gulmesini bilmeyen dukkan acmasin...

Hiç yorum yok: