1 Eylül 2008 Pazartesi

GÜNEŞLİ GÜZEL BİR GÜNDÜ 27 ağustos 2007

Bugun cocuklari aldiktan sonra guzel havanin da cazibesine kapilarak sooyle bir Tunali yapalim dedik. Bizim icin Tunali demek, kugusu olmayan Kugulu Park, tuvaleti halka acik D&R, kendini muhtar zanneden misirci ve asik suratli garsonlarina ragmen Mado demektir. Neyse, arabamizi Yazanlar Sokaka park ederken arkamda bir taksi belirdi, birden bire hem de. Belirdigi yetmemis gibi ben geri geri manevra yaparken tuttu bir de korna caldi. Dortlulerim yanik, geri vites isigim da gozune girecek neredeyse, ne calarsin detone kornani a adam! Hem karsinda bir taksiciye sooyle usturuplu bir cevap vermek yillardir bekleyen bir firsatci varken... Arabami park ettim ama gecmekte olan taksiciye ,ne dut dut otturuyorsun da adami panik ediyorsun yaa, da dedim. Adam da geri kalir mi, durdurdu arabasini, sen once duzgun kullanmayi ogren, dedi. Yok yaaa, siz musteri indirirken aynini yapmiyor musunuz sanki, yillardir yeter cektigimiz sizden, dedim. Ya git isine ya, dedi. Bak dogru duzgun bi cevap bile veremiyorsun iste, dedim. Bakti ki benim gidecegim yok, kendi basti gaza gitti. Ama bende laf bitmemisti, adamin arkasindan bir ton laf ettim, mahalleli sakin sakin dinledi...

Kugulu parkta degisik degisik, acayip insanlar vardi. Cok yasli, salvar giymis bir teyze, gayet duzgun Turkcesiyle kufur eden torununu almis gelmis mesela. Kucuk cocugunu salincaktan bir turlu indirmeyen bir anne, baska bir anneyi sinir krizine sokmus. Annesinin nerede oldugunu cikaramadigim 5 yaslarinda baska bir cocuk tum park suremiz boyunca bize hayat hikayesini anlatti: Etlikte oturuyoruz, babam Bursaya ev aramaya gitti, biz oraya tasinacagiz, ben simdi okula gitmiyorum, orada gidecegim. Sorduk mu pardon la?

Az sonra bekledigimiz an geldi ve Sinan pasa "anneee cisim geldi" dedi. Bu Sinanda bir rituele donusmus durumda. Ya parklardaki temiz hava bagirsaklarini calistiriyor, ya da ufak bir inat soz konusu. Biz de bosu bosuna Kugulu demedik zaten, tuvalete en yakin parktir kendileri...

D&Ra gidip de cocuk bolumune ugramayan anne babalara plaket vermeyi dusune dusune indik en alt kata. Cocuklar ellerine bir tomar kitap alip resim bakmaya basladilar, ben de cocuk resimlerindeki gizemleri cozmek uzere Dogan Cuceloglu adli sahsin bir kitabini karistirmaya basladim. Bu kitap soyle bir sey; cocuklara aile resmi cizin diyorlar, cocuklarin hepsi de nasil oluyorsa pasa pasa ciziyor resimlerini. Sonra da Dogan Amcalari bakiyor bakiyor, himmm diyor, kem diyor, kum diyor ve sizin cocuk babayi cok buyutmus gozunde, diyor mesela. Evet Dogan Bey, biz de zaten onun icin getirmistik cocugu, diyecek oluyorsunuz, benden soylemesi, sizinki su cuce babayi nah deve yapmis, diyor cevaben. Benim gibi saskinlar da eve gider gitmez cocuklara bi aile resmi cizdireyim diye geciriyor aklindan.

Felaket ac bir halde eve vardik nihayetinde. Yemekler hazirlandi, yenildi ve geldik aklimdaki plani uygulamaya. Cocuklara bir odev verdigimi, hemen bir aile resmi cizmeleri gerektigini soyledim. Sinan ev resmi cizemeyecegini, ama araba istersem kabul edecegini soyledi. Offf, tamam lan, dedim. Cagla once okulunu cizmek istedi, ama sonra ev de cizerim belki diyerek. Sonucta Sinanin arabasi canavara donustu, Caglaysa eve bir baba, yarim kalmis bir anne (guzel cizememis de o yuzden yarim birakmis) ve iki arkadasini cizdi, hepsi de evin disinda... Sonra o evin ev degil okul oldugu ortaya cikti. Sinansa canavara donusen arabayi uzay mekigi yapti ve dunya ile savastirdi. O andan sonra olaydan koptum. Dogan Amca ve digerlerini gorecek olursam bir gun, aile resmini nasil cizdiklerini degil, anne lafini nasil dinlemeleri gerektigini soracagim ahdim olsun.

Hiç yorum yok: