11 Eylül 2008 Perşembe

ÇORBAYI YENİDEN KAYNATTIM, BUYRUNUZ İÇİNİZ 18 aralık 2007

Tam da yasanmaz ooolum bu sehirde, suyu cikti buranin derken, ve hatta suyu henuz yerinde duran kuresel-siyasi-kulturel hicbirseyine laf ettirmeyen sehirler-ulkeler ararken kendimize, lan evden disari ciktigim bile yok, ha burasi ha antartika diye dusunurken hem de, "ankara huznu" diye bir sayfa cikti karsima. tabi ki de kendi kendine gelmedi sayfa, ben de cagirmadim ustelik, ama cikti iste, birilerini arastirip hafiyelik yaparken googleda, sen cik karsima, hot lan soyletmem laf sehrime,dusundurtmem ben kotu sehrimle ilgili der gibi.

ankaranin huzunlu bir sehir oldugunu dusunmedim hic. ciddi deseler eyvallah, zevksiz binalar kenti deseler amenna, ve hatta gercek olamayacak kadar siradan deseler, siradanligin kitabi burada yazildi dedirtir, ama huzunlu... himm, nayir nolamaz, derdim. ama ankara huznu diye okuyunca anladim ne demek istediklerini. hem de ani bir huzne kapilarak. birgun gelir de ankaradan ayrilacak olursak ne hissedecegimi, ne kadar hissedecegimi, ustelik kac dakikada bir hissedecegimi sip diye aklima dusurdu bu sayfa.

biliyor musunuz ben burayi ilk gordugum gun aklima dusurdum. o zaman kizilayin orta yeri trafige kapaliydi, hayir benim gelisimi kutlamak icin degil elbet, sadece metro insaati baslatmisti Karayalcin. yine benim icin degil ama:) ziya gokalp caddesinin ortasina da, nasil getirdiyse, bir vagon koymustu, ki bu da karayalcinin gozumdeki absurd baskan imajini guclendiren en onemli seydir. bir vagon, neyi temsil eder, neden oradadir ve nasil olur da beni ankaraya bu kadar baglar bilinmez. tamam, adina yollar kapanacak, metro insaatlarina baslanacak biri degilim belki, ama iddia ediyorum, o vagon oraya benim icin konmustu. ozlem gelsin istanbullardan, gorsun camurlar, insan deryalari arasindan ve vurulsun diye. ve tam isabet.

tabi ki de universite sinav tercihlerimde ankarayi yazdim hep. biraz bagimsizlik derdine, ama en cok da Sedanin yanina, vagonlu sehre gelmek adina. bir kez yasamaya baslayinca, nasil ilk japon yemegimi tattigimda ben japon dogmaliymisim diye hissettiysem, ankaranin da gonlumdeki sehir oldugunu anlayiverdim. sip diye.

canimcim ankaracim, sadece seni degil, carpik curpuk kufur edilesi yollari, dedem yasinda binalari, fahis fiyatli evleri, bir turlu dolmayan baraji, kendini birsey zanneden ciddiyeti, disi farkli ici ayni magazalari, radyo odtuyu ve egeyifahirioktayi ve de bittabi ki istanbuldan donusu cok cok seviyorum. ama caktirmiyorum...

ve en en en cok da bana verdigin duzgun arkadaslari seviyorum. gideni de kalani da, tanidigimi da gormeden sevdigimi de.

kimileri icin gitmek kolaydir; benim icin degil, kimileri icinse mecburidir; umarim benim icin olmaz

Hiç yorum yok: