11 Eylül 2008 Perşembe

ATIN ÖLÜMÜ ARPADAN 2 EKİM 2007

Ne pis bir dunyada yasamya basladik di mi arkadaslar? Dunya eskiden beri boyleydi de biz simdi simdi fark ediyoruz belki de.

Yarina misafirim var iftara. Hayatimda bir kez olsun ihtiyatli davranmak adina alisverisi bugun yapmaya karar verdim. Niyetim lazanya almakti. Hem en sevdigim yemeklerden, hem catlasan da patlasan da kotu yapamiyorsun, hem de yapimi diger yemekler kadar suruyor. Neyse efendim, once kucuk marketlere girip ciktim; Cagdas, Makromarket gibi. Ama lazanya satmiyorlardi. Allah Allah diyerek Tansasa gittim. Baktim orada da yok. Sonunda taaa Allahin vadisinde bir Migros buldum, orada satilacagindan yuzde binbesyuz emin olarak girdim, fakat yuzumde binbesyuz hayal kirikligi ile disari ciktim. Migrosta satilmasina satiliyordu lazanya, ama o kadar ufak, o kadar ufakti ki cekilen disimin yerine kacsa hayatta cikaramazsiniz. Ben makarna reyonunun onunde mal mal dusunurken gozum tavuklara kaydi. Butunu ayri, gogsunu ayri, lades kemigini ayri sattiklari tavuklara. Yoksa tavuk mu yapsam diyerek oraya yoneldim ve bu kez tavuk reyonunun onunde bir sure mal mal dusundum. Neyi mi? Yillardir evime tavuk almadigimi, oyle ki tavugun ne sekilde pisirilip sofraya getirildigini bile unuttugumu, snitzellerin neden butlardan daha ucuz oldugunu, neden tavuklara kustugumu, bir acik hava mangalimiz olsa izgara tavugun iyi kokacagini, ama onu bile yapmayi bilmedigimi ya da unuttugumu, tavuklarin dogal ortaminda neyle beslendigini, biraz daha durursam beni heykel sanacaklarini, vs. vs... Ilk evlendigimiz yillarda evde hergun tavuk piserdi, cunku en kolay ve lezzetli o geliyordu. 7 yilda hayatima iki cocuk, uc ev, bir suru degisik sac rengi girmisti de, zavalli tavuklar hic hak etmedikleri sekilde kapi disari edilmisti. Sonunda ne lazanya ne tavuk, satin almasiz cikisa ani bir donus donup evin yolunu tuttum.

Sonra dusunmeye doymayarak sunlari da dusundum evde: Ben cok kucukken bir sureligine anneannemlerde yasamisim. Evde henuz evlenmemis uc teyze ile birlikte ustelik. Siz o besleme delisi teyzeleri dusunebiliyor musunuz; kendilerine emanet edilmis ufacik bir bebek-cocuk, anne babasi uzaklarda, hem azicik da zayif mi ne, ya Allaaah hadi bismillah yedir yedirebildigin kadar. Simdi rahmetli olan Cicek teyzem her aksam isten eve donerken bana yumurta alirmis, her aksam. Benim ilk ogrendigim kelimelerden biri yumurtaymis. Teyzem o yorgun argin haliyle hic usenmez bana kendi elleriyle bol tereyagli yumurtalar yaparmis, her aksam hem de. O yumurtalarin tadini hala damagimda hissediyorum, ama garip olan ne biliyor musunuz? Ben uzun zamandir yumurta da yemiyorum. Kokuyor cunku. Belki de kokmuyor ama burnum yine de hormonun, oradan buradan duydugum les gibi fabrikalarin, icinde nerede oldugunu bilmedigim kolestrolun, kus gribinin ve bunlara benzer bilimum sacma seyin kokusunu aliyor.

Sadede geliyorum: biraz once kendime bol yagli bir yumurta yaptim. Sagolun, afiyet oldu hakkaten de. Zararli diye hayatimdan, mutfagimdan kovdugum bir cok yiyecegi aslinda sevdigimi ve yemek istedigimi fark ettim. Bundan sonra da kapim sonuna kadar acik olacak, bekliyorum.

Hiç yorum yok: