1 Eylül 2008 Pazartesi

TUHAF BİR "ŞEY" ÜZERİNE 24 ağustos 2007

Coook uzun aradan sonra ben geldim.

Zaten gelmistim amma buraya kadar uzanmam baya zaman aldi. Eh, is guc (kulliyen yalan), yorgunluk (az biraz), cocuklar (nerdeler), hastalik (aha dogru bir laf ettin) derken su masanin basina oturabildim. Bizim evin halleri pek bir degisken su gunlerde. Degiskenlik hayat tarzimizda degil asla; ben yine yemekler yapip bulasiklari ertesi gune birakiyorum, cocuklar yine oyunlarini oynayip odalarini toparlamiyorlar, ve Kayacim yine ve yine isine gidip donuste bu igne atsan daginikliktan yere dusmeyen evi gormekte her seferinde. Ev duzeni budur ve duzen asla degismemelidir (anne tavsiyesi, naapiyim...). Degiskenlikten kastim ruh halimin bana ettigi oyunlardi. Ki ben ne halimden ne de ruhumdan pek memnun degilim su gunlerde. Tamam cok sevgili Ebrucum geldi taaa İzlandalardan, ortamimiza nese katti, feci gulduk feci dagittik. Sonra, eh iste, Ankarada sular hala akiyor; oysa ki ben tatil donusu musluktan tis sesi gelecek diye dusunup kulaklarimi alistiriyordum az biraz, yani borulardan akan dunyanin en rezil suyu olsa da buna da sukur diyebilecek mutevaziligim hala mevcut. Bunlara ek, cocuklarin kresi basladi, hem keyifleri yerinde ve beni hic dinlemedikleri kadar cok dinliyorlar su gunlerde.

Amma, var iste bir seyler. Beni bir gun buralardan kacmaya zorlayan, ertesi gun zincirlerle baglanmama neden olan. Sabah kalktigimda yasiyorum be, ne mutlu bana dedirten, aksam yatarken ne salaksin herkes yasiyor iste diye devam ettiren. Bak okunacak tonla kitap var, sev onlari, bak onlara diye gaza getiren, iki satir okuyunca da oolum okuyon da ne oluyor, 35ine geldin yurrru anca gidersin diye gazimi sonduren. Iste boyle mendebur, ahlaksiz, gicik bir seyler var basimda arkadaslar. Ben buna bunalim ya da depresyon ne haltsa, oyle bir isim koymak istemiyorum. Sanki bu tarz bir isim onun gururunu oksayacak. İlla ki bir isim konacaksa, ki bunun bir isim olmadiginin farkinda olmakla birlikte, bir sekilde bahsetmem gerekecek ya ondan, ona "sey" demek istiyorum. Pis sey, salak sey, ne gereksiz bir sey, gibi.

Cevirimi gonderdim ya yayinevine, hani baksinlar da begensinler, pamuklara sarsinlar diye, saskinlar iste, ya pamuk bulamadilar, ya da yakin gozluklerini evde unuttular, daha cevap gelmedi. İki ay oldu be arkadaslar, insan iki ayda bes yuz kitap okur yav. Ben mi cok sabirsizim, adamlar mi agirdan satiyor anlamadim gitti.

Ve bu yazi da burada bitti.

Hiç yorum yok: