20 Ağustos 2008 Çarşamba

13 mart 2006

su an Ibo ile konusuyorum cep telefonunda, ne yazdigimi anliyorum ne duydugumu bu arada. Durun kapatinca yazarim.

su blog isinin tek bir olumsuz yani var, kendini her gun yazmak zorunda hissediyorsun. Zaten bu bloga neden basladigimi tam olarak kestiremiyorum. Ne onemi var, okuyan okusun, yazan yazsin birileri de oynasin... Ayrica pembeli kisimdaki gibi ifadelerden de nefret ederim, ben degil de sen oznesini kullanarak bir seyi genellemekten yani. Yaa iste buyuk konusmayacaksin.

Dun sahane bir gundu aslinda. Yani sabahi saymazsak... bir de ogleni... Tamam tamam tam olarak evden kendimizi disari attigimizdan itibaren sahaneydi. Cocuklar orman veya ona benzer bir seyler gorsun diye TRTnin oradaki neresi oldugunu bilmedigim (sanirim ODTUnun yeri) yere gidelim dedim. Ama daha asansorde Sinan sanki ruyasinda gormus gibi Ataturkun seyine gidelim diye tutturdu, neyi desen bilemez ama. Neyse onun meshur israri uzerine once Anitkabire gittik. Cocuklari dolu dolu oyalamak icin cok musait bir yer Anitkabir. Muzesini gezerken konusmaktan dilim damagim kurudu, cunku Cagla her santimetrekarede bir soru ile rekor kirdi. Boylece Ataturkun bir kac asker ile dusmanlari nasil yendigini, onlarin sayesinde su anda cikolata yiyebilip parkalarda bahcelerde oyunlar oynadiklarini, bildikleri topun disinda bir de yangin cikaran topun oldugunu filan ogrendiler fakat sanirim bir gun icin fazla savas goruntusune maruz kaldilar ve daha gorulecek tablolar varken cikmak istediler, hem de hemen. Sonra ailecek yemek yedik, ki cok yaptigimiz bir sey degil disarda yemek, onlardan cok benim hosuma gitti acikcasi. Bir de yillardan sonra ilk defa Maltepe Pazarina gittik. Of yaa, eskiden ne buyuk bir cevherdi benim icin orasi. Yani Ankarada her seyi toplu olarak bulabilecegin bir orasi vardi galiba ve ogrenciyken oraya gitmek demek para harcamak demekti. Bir de itfaye meydani vardi onun gibi. Simdiyse bizim Ayranci Pazarinin ufak bir kopyasi gibi geldi gozume. Sadece cd/vcd olayi ekstra. Cocuklar parkta kendi baslarina oynadilar bir sure, biz de cay ictik parkin icindeki caycida. İste abicim, bence Turkiyedeki cocuk parklarinin en buyuk eksigi anne babalar icin cay ocagi. Cocuklar iki tane kirik oyuncakla da idare ediyor ama sahsen ben caysiz, icecek birseysiz kukla gibi hissediyorum kendimi.

Eve gelince bu sefer Sinan sordu durdu Ataturku ve yaptiklarini. Oyle cok sordu ki bazilarini abartmak zorunda kaldim. Savastan sonra evine gitmis Ataturk ve orada biraz dinlendikten sonra okullar acmis, parklar acmis, bakkallar acmis, vs... Hepsi de bizimkiler cikolata yiyip oynasin diye.

Cok yoruldum ama bosa gitmedi gunumuz. Tamam cocuklardan kendime pek vakit ayirmadim ama hosuma gitti.

Six Feet Under'da Nate'in sevgilisini Jansete benzeten tek ben miyim ki acaba.

Yorgun ve arginim, onumuzdeki 7 gun de boyle olacagim sanirim. Ve de sinirli, ve de sabirsiz... Cocuklara domino yapmak icin karton aldim. Ama keceli kalem unutmusum, yarina kaldi. Bir dominoda ne resimleri isterim dusunmeliyim.

Hiç yorum yok: