26 Ağustos 2008 Salı

SU YOKSA MEYVE SUYU İÇİN 21 aralık 2006

Dun gece Sinanla yatma konusunda muthis yaratici bir kavga ediyorduk. Boyle durumlarda Sinancik eger beni ikna edemeyecegine kanaat getirirse mutlaka konuyu baska yerlere cekmeye calisir. Dun de ayni oldu ve biz kavga sonrasi kuskunlugumuzu yasarken Sinan birden yattigi yerden dogruldu ve "aa anne bak yagmur yagiyor" dedi. Anaa hakkaten de gunlerdir bekledigim yagmur gecenin bir yarisi hem de sessiz sinsi yagmaya baslamis. Tabi hemen barisildi, kavga uzerine konusuldu ve acik pencereden guzel yagmur seyredildi. Cocugum yagmur yagmazsa muslugumuzdan su akmayacagini biliyordu, ogretmistim. Fakat ogretmedigim bir sey vardi; yavrim burasi Ankara ve kurak gunlerde musluktan siril siril akan su yagmur yaginca ne hikmetse akmiyor, kafasi sasiyor muslugun, madem gokten yagiyor bana ihtiyac yok diyor belki de... Sabah kalktigimizda sularimiz akmiyordu kisacasi. Ama izahata gerek yok dedim icimden, nasil olsa buyuyunce gayet dogal karsilayacaklar bir suru garipligi.

Arabamin sileceklerinden biri ters donmus, nasil oldu bilmiyorum, hic ellemem silecekmis dikiz aynasiymis filan, ama iste araba bu garajda durdugu gibi durmaz. O yuzden yagmur sonrasi silecekleri calistiramadim ve onumde acayip bir bugulu manzara ile krese biraktim bebelerimi. İste boyle seyler yoruyor beni valla. Simdi git bir benzinciye, adama derdini anlat. Adam da haa o kolay ver bir 20 kaat sana alasini silen birseyler takayim diyecek, bekleyeceksin orada bir kac vakit, beklerken cocuklar benzinci marketinden sakiz isteyecek, tamam desen dert yok desen dert. Adamin bozugu cikmayacak, baskasindan bozuk almasini seyredeceksin. Aklinda, giderken manava da ugrayayim bari evde elma kalmadi diye gecirirken cocuklar yer kavgasina baslayacak. Onlarla ilgilenirken adamin sana verdigi para ustunu tikacaksin bir yere. Arabaya binip manava gideceksin, yolda kaza tehlikesi atlatacaksin cunku sinyal vermeden zink diye duran bir araba olacak onunde. Manava gelince havuc da goreceksin, e alayim bari meyve suyu yaparim deyip tarttiracaksin 1 kilo. O arada cocuklar ellerinde birer muz ile yanina gelecekler, nereden buldunuz onlari derken manav pis pis siritacak. Ne tuttuysa vermek icin elini cebine atacaksin ki para yok. Cantaya bakacasin yine yok. Butun cantayi tartinin yanindaki bosluga dokeceksin ve butun bozuk paralarin yerlere sacilacak. En sonunda gercekten de "tikistirdigin" parayi paltonun cebinde, anahtarlarin altinda bulacaksin. Cumbur cemaat eve giderken su 20 dakikanin ne kadar yogun gectigini, hayatinin iste bunlardan ibaret oldugunu dusuneceksin. Bu arada cocugun sana yol ile ilgili soru-bilgi karisimi bir seyler soyleyecek ve dinlemedigin icin sana kizacak. Aslinda bagirip cagirmak ve girismek isterken, olanca sakinligin ile ozur dileyeceksin. O sirada telefonun calacak ve satin aldigin ama tadilat icin magazada biraktigin pantolonunu neden almadigini soracak tezgahtar adam. Yarin gelirim merak etmeyin diyeceksin, yarinki planlarini dusunmeden. Bu arada aksam yemegi icin ekmek olmadigini hatirlayacaksin ve bakkalin karsi kaldiriminda duracaksin. Cocuklarla vizir vizir trafikte karsiya gececeksin ve bakkalda ekmek kalmadigini ogrenmenin gicik hissi ile arabana bineceksin, bitmis bir halde. Ve diyeceksin ki kendi kendine; sular geldi mi acaba?

Gelse ne gelmese ne...

Hiç yorum yok: