25 Ağustos 2008 Pazartesi

MÜZİĞİ KİM DURDURUR 9 haziran 2006

Tak tak takkkkk... Hizli adimlarla aydinliga, ya da hic olmazsa yer seviyesine cikmaya calisiyorum. Cunku saat tahminimin otesinde ileride ve eve 500 metre uzaklikta insanin basina her birseyler gelebilir. Burasi Ankara, benim dark cityim...

Ne zamandan beri burasi karanlikla doldu bilmiyorum. Benim sevgili Ankaram, lise yillarimin gurbetteki sehri, universitede kollarini acmis, beni bir aile gibi sarip sarmalayan sehrim... Simdi her adimda arkami kolladigim, Istanbula cok soylendigim icin birilerinin benden oc aldigi baskent...

Yillar once, taaa ben ogrenciyken her aksam damladigimiz Express'te kafamiz gicir biramizi yudumlarken gelirdi polis amcalar... Kimlik kontrolu yaparlarken muzik kapanir, hic bir seyde parmagi olmayan gencler bile korkak tavuklar gibi gidaklardi... Ama bu goruntu de universitem, eski dostlarim, Dikmendeki evim gibi maziye, hatta mazinin en dibinde bir yerlere atilmisti. Bugun, tam da 2. biramin dibine geldikten, kendi kendime ve ara sira arkadaslarimi da alet ederek sacmalamaya basladiktan bir kac dakika sonra, gecmise gomulmekten oldukca sıkılmıs polis abiler ablalar, altlari ustleri, akraba konu komsu kim varsa yanlarina toplamis halde Leman cafeye buyur ettiler. Kimliklerimizi alip hic usenmeden teker teker telsizle karakolda kalmis sanssiz meslektaslarina okudular. Soylememe gerek var mi; anlamsiz bir gururla polis amcalara verdigimiz kimliklerimiz bu sayfa kadar beyaz ve temiz cikti...

Eski bir goruntu aklima geliverdi; Ebru ile Expresste otururken yine muzik durmus, etraf gerekenden daha aydinlik, Ebru kimligini cikarmis, benimse titreyen elimde, uzerinde kocaman harflerle "kimlik yerine gecmez" yazan SSK kartim, bekliyoruz... Insafli bir bayan memur ciklaya ciklaya kartimi geri veriyor, bense o zamanlar gayet rutin olan bu tarz kontrollere kufrediyorum, keyfimizin de SSK kartimin gururunun da icine ettigi icin...

Simdi mi? Hayatta demem diye dusundugum bir seydi ama, bu aksam polislerin bizi kontrol etmesini takdir ettim. Her aksam gelseler, yetmese evleri de boyle arasalar, ben hep boyle aranmayanlardan olsam, arananlar veya beni yolda orada burada tipleri ile rahatsiz edenler soooyle bir kontrolden gecse...

Benim sehir diye gezindigim yerler gitgide guneye dogru daraliyor. Eskiden, taa ogrenciyken Ulusa tek basina giden kiz ogrenciler kendilerini trene benzetmezdi, zaten okuzler de sadece otlaklarda olurdu. Hele ki İtfaye meydani filan, ev tutmayi dusunecegim kadar guvenli gelirdi... Simdiyse gunes batinca evimin birkac yuz metre otesi bile bana cangil...Bir tarafinda Kanal D, digerinde ABD elciligi, karsisinda TBMM. Iste birileri Simcity oynamis da tesadufen bunlari yanyana yerlestirmis, bizim ev de her ne gerekse tam ortalarina konmus dam ustu saksagan seklinde, ama ne gam; hirsizin, kapkaccinin ve bilimum kimligi kirlenmis arkadaslarin en sevdigi yerler en guvenli sanilan yerlerdir zannimca.

Yani neymiiis, kapi pencere kapali, ugursuzlar disari...

Hiç yorum yok: