25 Ağustos 2008 Pazartesi

BUYRUN BURADAN YAKIN 1 ekim 2006

Uzun zamandir bas ucumda duran ve aslinda acayip zevkle okudugum kaliin bir kitap var; Yastikname. Japon Sarayinda gorevli bir nedimenin, ki bu 900 yili civarinda oluyor, kendince yazdigi gunlugun derlendigi kitap. Kadincagiz bin yil sonra bile okunacagina dunyada inanmazdi zannimca. Fakat cok hos bir sey, yazdigi ayrintilar, insalik halleri, karakterler oyle tanidik ki, hik demis bizim 2000li yillarin Turklerinin burnundan dusmus...

Ben de ona ozenerek bir kac liste yaptim, onun ve benim en sevdigimiz sey liste yapmak zati...

1. Sevdigim seyler;

- Sonbahardan kisa yaklasirken havalar iyice sogumustur, hele ki evlerin ici birrr, donar donar. O gunlerden birinde palto mu ceket mi diye dusunup ceketi alip disari cikar, aksam uzeri burnunuzun ucu kipkirmizi, karariniza kufrederek eve donersiniz. Ama o da ne, evde bir hosluk, bir samimiyet, bir sicaklik... Bilin bakalim ne olmus, evvvet, kaloriferler yanmaya baslamistir. Ayyy yakmislar ne guzeeel dersiniz ve burnunuz basta olmak uzere buz tutmus butuun parcalarinizi kirilmadan isitirsiniz... -kombililere birsey yok bu sikta-

- Ya bu da disaridan eve gelme ile ilgili, ben sanirim eve girme olayina takmisim... Neyse, uzun sure disarida kalip eve dondugunuzde -bunda yaz kis fark etmiyor anacim- ilk yaptiginiz sey ayakkabilardan sonra o beli dar kotunuzu ve kollari sikan bluzunuzu cikarmak ve elinize rahat ne gecerse onu giymek olur. Bel rahatlar, kol rahatlar, e bu rahatlik sizi eninde sonunda tuvalete davet eder...

-Pazar gunleri oyle boyle garip bir sekilde gecer, aksam olunca birden bir bosluga dusulur. Evi azicik toparlayayim dersiniz, o gunku gazeteleri yerine koyarken bir tanesini aksam okumak icin ayirdiginiz akliniza gelir, ve aa ne guzel bak yapacak birsey buldum diye tum evi oldugu gibi birakip gazeteye dalarsiniz. Bunu yataga girerek yaparsaniz daha da guzel olur...

2. Ozendigim seyler;

- Bir cok arkadasimin annesi, kayinvaldesi ve hatta konu komsusu elinde guzel kokulu yemeklerle cikagelir ve o guzel kokular aksam yemeginde sofrayi susler... Bizim evde de sadece Ozlemin yaptigi ve kokusu belirsiz garip yemekler piser. Arkadaslarim yemege misafir cagirmistir; yemeklerin yarisini anneleri yapar getirir. Kisa hazirlik tursu, salca, tarhana hep annelerin ve kayinvaldelerin elindendir. Ozleminse en son 5 yil once yaptigi tursu oyle sahane olmustur ki, evde bir daha tursu yapmasi sonsuza dek yasaklanmistir.

- Disarida, gectigim her sokakta ve caddede ne kadar teras kati varsa ezbere bilirim. O teraslarda ne partiler vermisimdir, ne kitaplar okumusumdur yillardir bir duysaniz. Terasina iyi bakmayanlar da cok kizarim. Benim olsa ona bebek gibi bakarim, de gidin tasinin buradan siz diyesim gelir oturanlara. Ama layiki ile bakanlari da alnindan opmek lazim, ben yapamiyorum sen yap kardis uhuuuu...

- Arkadasimin 4 yasindaki oglu cok guzel dinozor ciziyor. Hem de arka zikzaklari filan, her birseyi yerinde. Ben dinozor cizsem kediye benzer sanirsam. Onun gibi bile cizsem yeterdi bana ama hayatim ucgen damli bir ev, kapisindan baslayan bir yol ve yaninda bir agactan ibaret kompozisyonlarla gecti, ogretmen daha fazlasini istese resimden kalan ilk ogrenci olurdum herhalde...

3. Tilt olduklarim;

- Agzinda lokma varken, ve hatta lokmayi tam yutacakken konusanlar... Midem agzima gelir.

- Ters duran bir terlik... Hayir diger teki de tersse sorun degil, ama ne o oyle gicik eder gibi...

- Tam yataga yatmisim uykuya dalmak uzereyimdir, zinnnk aklima balkon kapisini kilitlemedigim veya kapici icin bos sut sisesi birakmadigim ya da ellerime krem surmedigim gelir ve surunerek hallettigim isim bitince uykum kacmis halde yatagin yolunu tutarim.



Ayh bu kadar... Bu kadin onca sayfayi nasil doldurmus yaaaa...

Hiç yorum yok: