26 Ağustos 2008 Salı

DÜNYA DÖNÜYOR 29 ocak 2007

Dunya ne kadar degisti di mi?

Eskiden, yani biz cocukken ogretmenlerimiz anlatirdi; 4 mevsim vardir, dordu de birbirinden degisiktir. Turkiyemiz cok sanslidir, dort mevsimi de yasar vesaire vesaire... Simdi ogretmene gerek yok, anneler cocuklarina neyin ne oldugunu aciklamaya zorlaniyor; eee evet vardi 4 mevsim ama saklandilar, kar mi? aa seni kandirmislar kar diye bir sey yok, aa bak kus geciyor...

Ben Turkiyenin 4 mevsimini, kitapta mevsimler konusundaki resimleri filan cok cok severdim. 6-7 yasina kadar hic kar gormemistim ve o kis resmine dalar, karin nasil bir sey oldugunu hayal ederdim. Pamuk gibiydi herhalde, oyle gorunuyordu...

Simdi 4 mevsim yok harbiden de, tamam cocuklara 2 mevsim var diye anlatabiliriz ama 10 yil sonra sadece yaz mevsiminin olmayacagini kim garanti ediyor? Soyle mi demeliyiz yoksa; cocuklar simdilik 2 mevsimdeyiz ama program her an degisebilir, biz size doneriz...

Olay sirf mevsimler de degil ki. Cocukken, genc kizlikta evlilik amma ulasilmaz bir hayal gibi gorunuyordu. Annelerin seni kocaya verelim sakalari ile, Barbie bebeklerin Kene olan asklari ile buyudum. Her gun onlari evlendirirdim, 40 gece 40 gun eglence... Kardesim teyzemle evlenecekti, kafasina koymus. Fakat amcam erken davranip dugunu yapinca cok bozulmustu mesela. Perdeden duvak yapip evlendigimizi hayal etmeler mi dersiniz, bebeklerimize yemek pisirmeler mi... Iste buyuduk ve evlendik. Sahsen sahane bir kocaya sahip oldugumu dusunsem de evliligin hic de cocuklugumdaki minik aklimla kurdugum hayallere benzemedigini gordum. Ustelik ben evliliginde mutlu olan sansli biriyim, bir de hayal kirikligini tasiyamayip bosanan binlerce insani dusunun. Evlilik kutsaldir, evlilik carttir curttur diye buyutulen ve kocaya varinca hamyayi konyayi goren insanlari...

Aslinda cok boluk porcuk yazdim, Cagla bir gun ust komsuya gitmek konusunda biraz israr yapinca ona anlatmaya calistim, herkesin evine her saniye gidilmez diye, cok zorlandim acikcasi cunku anlamiyor, neden insanlarin evine catkapi gidilmez, neden herkes birbiri ile samimi olmaz filan. Cocuk aklinin bambaska calistigindan girdim, kendi cocuklugumun duslerinden ciktim. Neydi ne oldu kafamdakiler diye de noktaladim. Ben, evinde renkli tv olan komsumuzu yeni ailem olarak kabul etmek istemis, televizyonun icinde kucuk adamlarin yasadigina inanmis -eminim bunu her cocuk yapiyordu o donem-, meleklerin erken uyuyan cocuklarin yastik altina para koydugunu bilen kucuk bir kizdim, deger yargilarim cok farkliydi anlayacaginiz. Simdi benim kizim ve oglum da kim bilir nelere inaniyor ve ne kadarinda biz etkiliyiz merak ediyorum. ve buyuyunce her seyin aslinda ne kadar farkli oldugunu, komsuya gitmek icin israr etmenin ne manasiz oldugunu fark ettiklerinde agizlarindan cikan cumle benimki ile ayni olacak mi merak ediyorum;

yav ustadim, dunyanin b.ku cikmis...


Bu arada karamsar, mutsuz, hayal kirikligina ugramis ve ya huzursuz degilim. Sadece Dinkin oldurulmesine cok icerledim, ulkemden umutsuzum o acik.

Hiç yorum yok: