26 Ağustos 2008 Salı

AKLINI OKUYORUM 14 şubat 2007

Universite birinci sinifta, yani aslinda dana kadar olup da hala toylugun atilamadigi o anlamsiz yilda, basima gelebilecek en salakca seylerden biri ile karsilasmistim. Limon dergisi sagolsun, o yil Ankaradaki Lemanseverleri bulusturmayi dusunmus ve okur mektuplari kosesini kullanarak birbirinizle iritibata gecin demisti. Bendeniz o yillarda kimse ile layigiyla kaynasamama problemi yasamakta oldugumdan, isin hiziyla teklifin uzerine atladim ve payima dusen Baris isimli biriyle Tenedos kafede bulusma ayarladim. Baris benden 4-5 yas buyuktu ve bu yas farkini olabildigince acimazsiz bir sekilde uzerimde kullanmaya and icmisti. Daha caylarimiz yeni gelmisken filan, basladi bu konusmaya; insan okumaliymis, hele ki universiteliysen bin kat daha fazla okumaliymissin, oyle Limonla domatesle olacak is degilmis, kalin kalin, zor zor kitaplari, raki sisesi devirir gibi devirmeliymissin. Benden bir kac kem kum cikti, vallahi cikmasa daha hayirli olacakti kesin, cunku Baris costu da costu. SEN, dedi bana, NE OKUYORSUN??? Off, o sirada ortaya karisik Hegel-Marks-Freud okuyor olsam bile boyle hasin bir ifadeye nasil cevap verilir... Ki, bakmayin siz bana, su yukaridaki uc yazari da ancak simdilerde ogrendim, ogrendim dedigim, nasil yazildiklari filan, yoksa hala kitaplarinin kapagini acmisligim yoktur... Her neyse, bu Baris denilen savasci ruhlu arkadas beni o guzelim Tenedosta yerin dibine soktu 2 saatin sonunda. Sen ne saniyorsun ki kendini, dedigini hatirliyorum. Eger cevap verebilecek kudret olsaydi bende, ben bir zavalliyim iste ne olacak derdim buyuk ihtimal. Ama onu bile diyemedim arkadaslar, yani onu desem belki bir nebze kurtarirdim kendimi, fakat ben sadece sustum ve boyunumu bukup yurda dondum. Yurtta, kendimi yataga atmis hickirarak aglarken, ulkemizin cesitli kasabalarindan, kucuk sehirlerinden gelmis, cok tatli ve fakat kulturel birikim bakimindan "zavalli" benden bile daha diplerde olan arkadaslarim beni teselli ediyorlardi. Muhtemelen daha sorunun ne oldugunu bile anlamamislardi. Kendimi oyle bilgisiz, oyle cahil hissettirmisti ki Baris, gunlerce kendime gelemedim. Simdi cok anlamsiz geliyor ama o zamanlardaki o yetersizlik duygum, bir celmeyle gun yuzune cikmis demek ki...

Simdi de kendimi arada yetersiz hissettigim oluyor. Ne konuda derseniz cevabim da yetersiz olacaktir. Cunku bazen her seyden azar azar alip hic bir seyi tam olarak yapamiyormusum gibi geliyor. Bir seyde de cok iyi olayim diyorum ama o da bunyeme uymuyor...

Su gunlerde de insanlara kendimi begendirme konusuna biraz takildim. Soyle ki; aslinda ben biraz daha agir bir insan olmak istiyorum, oyle her seye gulmeyen, ya da gulunce cok oturakli gulen... Agzini acinca kayda deger kelimeler cikartan, cikarmayacaksa da bosuna agzini acmayan... Ayip olacagina aldirmadan begenmedigi espriye gulmeyen, kendine uymayan dusunceye tabi evet demeyen... Boyle boyle iste, agir oturakli, ciddi.

Fakat bazen de diyorum ki, of Ozlem ne sacma dusunuyorsun oyle, istedigin insana bir bak Allah askina, sen robot demeye calisiyorsun da utaniyorsun. Sen kahkahalarina devam et, oyle konus dilin sismis gibi, birak espriler buz gibi olsun, havalar sogumadi hala...

Imaj hic bisi, yok gulmek gibisi.

Hiç yorum yok: