26 Ağustos 2008 Salı

DİKKAT ROBOTLAR GELİYOR 25 şubat 2007

"Donma gunu icin hazirlanmaliyiz" demistim Secile.

"Ne yapabiliriz? diye sormustu ve uzun sure neler yapilabilecegini konusmustuk. Tek hatirladigim somineli bir eve yerlesmenin bir nebze mantikli olduguydu. Baska bir suru cozum de bulmustuk ama tum bunlari gecen sene konustugumuzdan simdi aklimda pek bir sey kalmadi. Ya da soyle; o filmi izledikten sonra olaylar o kadar hizli seyir degistirdi ki o zaman bulunan tum cozumleri simdi top edip cop tenekesine attik...

The Day After Tomorrow filmini ilk izledigimde, ki bu yukarida belirttigim gibi gecen sene, yani epey gec olmustu, dehsete dusmustum anlayacaginiz. Benden daha once izleyenlerin neden bana bu donma gunu ile ilgili hicbir sey soylemediklerini merak ettim, veya neden azicik da olsa korkmadiklarini... Cunku o filmden sonra hayatima endise edebilecegim cok onemli bir konu daha girmisti, gerci iste bir sure unuttum gitti ama simdilerde milletin dilinde pelesenk olmasindan dolayi kabus geri geldi ya, bu sefer konumuz donma, donmaya karsi somine yakma, dunyanin neresinin oldugunu bilmedigim bir yerlerine gocme degil, tam tersi isinma, gunesin daha fazla gorunmesi degil ama daha cok isitmasi, kuruma ve bizleri de kurutmasi gibi sicak konular.

Her gun abuk sabuk seyler okuyorum ve bu gidisle kendime gazete okuma yasagi getirmem gerekecek, veya daha kisasi azicik siyirayim olsun bitsin.

Cok kucukken beni aylarca sarsan bir ruya gormustum; o zamanlar yasadigimiz deniz kiyisinda, ki hafif tepelik vardir denizden sonra, denizden kiyiya cikan dev robotlar gormustum. Bizler, o tepelerin yukarisindan uzerimize gelen korkunc robotlari seyrediyorduk, ta ki kocaman kocaman dalgalarin da robotlarin pesine takildigini gorene dek. Olabilecek en yuksek yerdeydik ve orasi da yeterince yuksek degildi filan... Hala o ruyayi hatirladikca tuylerim isyan eder, yuksege daha yuksege diye bagirisirlar. İste simdi de hissettiklerim buna benzer. Bir bakima ruyadaki caresizilik gercek hayatimda beni buldu.

Bugun gazetede -evet tamam okumamaliydim...- Gisele .... diye bir mankenin kuresel isinmaya bagli bir canli turunun yokolmasini engellemek icin yurutulen bir kampanyada yer alarak dunya capinda satilacak bir marka terligin reklam yuzu oldugunu okudum, yuzu degil de ayaklaridir o halti yiyen ya neyse... Iste o markanin Turkiyedeki temsilcisi de diyor ki; "bu konuyu ne kadar tanitsak iyidir, gerekirse Giseleyi ozel ucakla buraya getirtecegiz" Lan salak, kuresele isinma dedikleri seyin bir nedeni de boyle abuk sabuk ucaklarin bir yerden bir yere gitmesi zaten, millet mevcut ucak seferlerine care bulmaya calisiyor, sen gitmis tek kisi icin, ustelik isinmaya dikkat ceksin diye ozel ucak kaldiriyorsun.

Boyle cok garip seyler var; mesela agac dikmenin her anlamda dogayi korudugu zannedilir, aslinda agaci dikip bir omur orada tutmayi becerirsen yine faydasi oluyor ama o agac kesildiginde veya yine eceliyle oldugunde icindeki karbonmonoksit havaya karisiyor ve yine kirleniyor hava. Yani en dogru bildigimiz sey bile yanlis cikabiliyor. Bir de Amerikada bir grup var, kac kisiler bilmiyorum bilmek de istemiyorum uzulmemek icin, bunlar sadece kendi bolgelerinde uretilen seylerle yasamlarini surduruyorlar, nakliyenin getirdigi hava-kara-deniz kirliligini onlemek adina. Dusunsenize, o bolgede mesela muz uretilmiyorsa agizlarina muz surmuyorlar filan.

Keske bir mucize olsa, ne bileyim her seyi silip supuren bir mucize, butun bu tezleri, yok efendim 10 yil sonra siz nah gorursunuz temiz suyu yagmuru diyenleri utandiracak sekilsiz bir mucize de tum o bilimadamlari da yanildiklari icin gobekler atsa...
Tags: | Edit Tags



Sunday February 25, 2007 - 01:50pm (EST) Edit | Delete | Permanent Link | 1 Comment

Hiç yorum yok: