25 Ağustos 2008 Pazartesi

PAMUK ELLER CEBE 9 ekim 2006

Ne gundu yaaa, valla hic boylesine bonkor oldugum gun hatirlamiyorum. Gerci yillar once bir balik lokantasinda,tamamen comezliktendi bu arada, gelen hesabin yarisi kadar bir parayi kapidaki adama vermisligim ve karsiliginde arkadaslarimdan anlamini bilmedigim bakislar aldigim olmustu, dogrudur ama inanin bu kez ne bahsis vardi ne bakislar. Bu kez hikayede bir araba, bir daire kapisi ve de bir saskin ordek yavrusu vardi. A, tabi neredeyse top kivamina gelmis yasli bir teyze ve cocugunun kanser oldugunu iddia eden ve kollarima ince kulotlu corap paketleri atan bir adamcagizi unutmayayim...

Sabah cocuklari krese birakip kirmizi isikta durdum. Durdum ve yasli bir teyzecik geldi acik pencereden bir seyler soyledi. İnanin artik bu teyzeleri dinlemeyi biraktim, neden bilmiyorum sonunda ben zararli cikiyorum dinlersem cunku... Fakat simdi Ramazan ya, ben de para vereyim bari, Ankaranin en zengini olmadigi belli dedim, fakat o da ne teyze parami kabul etmedi. Ve guclu bir hamleyle kapimi acip, beni hastaneye gotur, dedi. Vay teyze vay meger ben seni hic tanimamisim... Yolda soyledigi uc cumle vardi; Ben yalniz olmak, bir kaza gecirmek, herkes olmek, ben tek kalmak. Farkindayim 4 oldu ama teyze bunu uc cumlede anlatmisti bana. Her neyse, ilgincti, bir ara evden mi kacti acaba diye dusunmedim degil... Ama sabahin 9unda calar saatin, iki geveze cocugun ve Modern Sabahlarin yapamadigini yapti ve beni gune uyandirdi sagolsun.

Sonra eve geldim. Tam afedersiniz tuvaletteyim kapi ve telefon ayni anda caldi. Hani kisilik testi kilikli seylerde sorarlar ya, once hangisine bakarsiniz diye, o aklima geldi ama beni super karakterli gosterecek cevabi bilemedim ve ikisine de ayni anda cevap verdim. Telefondaki Gulcimen abla, Kizilaya gelip ona vermeye soz verdigim bilgisayari birakmami istedi. Kapidaki de elindeki iki adet kilotlu corap paketini bana resmen firlatarak birseyler dedi. Su saat oldu hala ne dedigini cozemedim valla, sanirim o da teyze ile ayni memlekettendi... Neyse bir sekilde adamin benden para istiyor olabilecegi aklima geldi. Hani Ramazan ya, hani insanlar illa ki tum yilin iyiligini tek bir aya sigdirmak zorundalar ya, paran varsa da yoksa da kapini calip corap parasi, dua kitabi parasi, nazar boncugu parasi alacaklar ya. İnsanin en zorlandigi seylerden biri bence yaptigi iyilikleri birine anlatmaya calismak, yani ne kadar asagilayici bir durum bu boyle. Adamin yaptigi emrivakiye sinirlenip soylenirken ben zaten yardim yapiyorum, daha ne istiyorsunuz, cebimdeki son kurusu da mi vereyim gibi sacma salak konusurken hic istifini bozmadan eli acik beni bekleyen adamin yerine de utandim. Of ya, en kotusu de o kadar lafin sonunda eline uzattigim paraydi. Bu kadar soylenerek yardim verene her zaman rastlanmaz haa.

Sonra Gulcimen Abla icin Kizilaya gidip arabanin arkasinda artik hurdaya donen bilgisayari teslim ettim kendilerine. Bence bugun yaptigim en iyi sey de buydu zaten. Cunku o bilgisayarin icinde daha buraya yuklemedigim bilgiler vardi, ve ben tabi bunu son anda fark ettigim icin kadincagiza bugun git yarin gel yapamadim, yuklendi gitti. Ve iste gercek iyilik budur dedim, nedir dedi bir seyler icimde, nahanda budur iste, sana lazim seyi gidip baskasina veriyorsun, iyilik bu degil midir yoksa dedim, bunun neresi gercek neresi iyilik, sen enayisin, bilgileri kaydedip versen incilerin mi dokulur, dedi ayni sey.

Sustum ve konuyu kapattim...

Hiç yorum yok: