20 Ağustos 2008 Çarşamba

YIM YIM YIM İSTANBULDAYIM 2 nisan 2006

Kucukken babam bizi kameraya cekerdi. 86-88 arasi her alti ayda bir sanirim. Hem gelisimimizi izlerdik, hem de... hem de gulerdik. Yani o zamanlar biz cocuklar halimize gulecek kadar bilincli miydik bilmem ama annemle babam gulerdi. Ve seyreden konu komsu. Ve arkadaslar... Simdi de durum pek farkli degil, seyredenler degisse de eylem ayni kaliyor, bence komik bir tarafi yok ama guluyorlar, Kaya guluyor, Serdarin esi guluyor ve hatta ikisinden de ayni tepkiyi aldik ayri zamanlarda; o goruntuleri keske evlenmeden once izleselermis... İnsan kendi kucuklugune ne kadar merakli oluyor ya. Sanki kucukken bir an once buyumek isteyen biz degiliz. Ben sahsen kendi goruntulerimi izlerken bayilacak gibi oluyorum, Allahim o kiyafetler, o yuruyus, o psikopat bakislar. O zamanlardan kalma arkadaslarimla neden irtibatimin koptugu belli oluyor! Ama ne eglenceli biliyor musunuz, kasedi izleyince mesela dislerimin bile yaslandigini gormek. İnsanin disleri nasil yasli gorunur yaa, soyle aynaya bakinca anlasilacak bir sey degil iste, eski goruntu lazim. Sonra o kendine guvensiz yuruyusum, asiri siskaligima karsin ellerimin dana gibi olmasi...

Simdi İstanbuldayiz. Yolculuklardan nefret ediyorum, kesinlikle. Ben aslinda cok isterim dunyayi filan gezmeyi, yeni yemekler tatmayi (ama asla yeni insanlarla tanismayi filan demeyecegim), ama cok uzgunum ki yol beni tutuyor, birakmiyor. E ucaktan da korkuyorum, bu halde ne yiyecem bilemiyorum. Ankaradan İstanbula gelmek bile benim icin uzaya cikmakla bir aslinda. Hatta daha abartayim isterseniz, evimizin semti Ayrancidan Eryamana giderken bile kucuk bir bavul hazirlamak zorunda hissediyorum kendimi...

Eskisehire gittim once 2 gunlugune, Serdarin esi Handanin yanina. Orada 19 senedir gormedigim bir cocukluk arkadasimla gorustum, dedim ya size, o zamanin arkadaslarini bulmam cok zor oluyor, 19 yilda bir filan gorusuyorlar benimle... Her neyse Aslihan adi verilmis bu arkadasim (Asli denmesinden nefret ediyor bu arada) Eskisehirde cok iyi bir durumda yasiyor anladigim kadari ile, bir de 2 yasinda bir oglu var, Efe (bu cevremdeki 3. cocuk Efe oldu). Handanla onlara gittik misafirlige, benim elimde yine yari bavul tarzi birsey, Handan pek bir sasirdi ve uzuldu. Cocuklar buyudukce cantanin kuculecegini dusunurmus, yok dedim, nerdeee... Cocuklar buyudukce benim tecrubem artiyor ve yedek denilen olayin aslinda amma da gerekli bir sey oldugunu anlayip yanima daha fazla yedek aliyorum falan filan... Her neyse Aslihanin evi de cok guzeldi, 9. katta ve Eskisehirden nasil bir manzara cikarsa hepsi oradaydi valla. Kendi de cocuk kiyafetleri ve oyuncaklari satan bir magazaya sahip oldugu icin evi oyuncak kayniyordu, hani hep bizimkiler icin almayi hayal edip de goz ucuyla fiyatina baktiktan sonra usulca yerine yerlestirdigim oyuncaklardan.

Eskisehirde bir pideci var, adi Posta. Oldukca siradan bir yere benziyordu ama Handan cok ovdu, gidelim dedik. Ortaya karisik tepsi diye bir seyleri var, aman Allahim o ne oyle, lokantada ne pisiriyorlarsa getirmisler diyeyim ben size. Cok guzeldi, peynirli pideden sonra Adana kebap tatti bu damak, sonra da tavuk sis... Babam peynirli pideyi cok sevdigimi bildiginden bana asirmak istedi tepsideki son kalani, fakat herseyden habersiz olan Handan aa kalmis yiyeyim bari diyerek isteksizce yedi bitirdi canim pidemi. İstanbul yolunda Serdar surekli olarak arabasini bizimkinin yanina getirip bir seyler verdi bize, balik kraker, aspirin... Sonra yoldayken annemi aradi cebinden ve bir seyler soyledi, annemin yuzu allak bullak oldu ama bir sey demedi. 5 dakika sonra bana donup, bana bak bugun ayin kaci dedi, cevabi verince de Serdara kufretmeye basladi. Cunku akilli Serdar annemi can evinden vuracak bir seyler bulmus ve benim 3.ye hamile oldugumu cikarmisti agzindan. Annem 5 dakika dusunmus ve zaten var olan bas agrisini 2 katina cikarmis halde bana donup tarihi sormustu. Boylece 3.ye asla hamile kalmamam gerektigini de bir 1 Nisan sakasi ile anlamis bulundum.

Var mi sizde de cocuklugunu kaybetmemis Nisan 1 sakacilari???

Hiç yorum yok: